Ana Sayfa
Online Manga
Son Manga Güncellemeri
Galeri
Social Groups
Downloads
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
Anitr Fansub - Anime ve Manga
»
AniTR Fan Bölümü
»
Fan Fiction
»
Gölgedeki Rüyalar
« önceki
sonraki »
Yazdır
Gönderen
Konu: Gölgedeki Rüyalar (Okunma sayısı 4088 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Jin-Tan
"this is your life and it's ending one minute a time."
Seviye 9
İleti: 487
Karma 12
Alınan Beğeni: 4
Cinsiyet:
Do Not Fuck With Us
Gölgedeki Rüyalar
«
:
01 Şubat 2013, 00:25:06 »
Tüm Bölümler+Final Bölümü
(click to show/hide)
Gölgedeki Rüyalar
Bu kitapta ilk bölüm bir günlük gibi kahramanımızın ağzından anlatılmıştır. İyi okumalar ^^
Bölüm 1:Sıradan Bir hayat
11/02/2034
“Ben Burak 13 yaşında bir ortaokul öğrencisiyim. Bugün, okulun ikinci döneminin ilk günü. Çok da değişik hissetmediğim bir gün...”
12/02/2034
“Okula Japonya'dan transfer olan bir kız geldi. Tam da dün gece rüyamda gördüğüm o yaralı kız gibi, açık sarı uzun saçları beyaz teninden aşagı inerek beline kadar geliyordu. Açık mavi gözleri ve derin bakışları çok garipti. O kız... Adı Otoroshi Yuu. İlk gününde yanıma oturdu. Araştırdım önce soyadları söylenir ve sonra chan(Kız), san(İkisine de geçerli), kun(Erkek) gibi ekler getirilirmiş. Ama yakınsanız sadece ismiyle Ya da isminin yanına chan vb getirilirmiş...”
13/02/2034
“Bu gün çok garip bir gündü. Dün gece de rüyamda gördüm o kızı. Ve bu sefer çok ağır yaralıydı. Bana “Yaa-Yardımm Et!” “Lüt-f-ffen.” dedi. Benimle ilk defa iletişime geçmişti ve ben onu ilk defa hissetmiştim. O, bugün okula gelmemişti ve bu beni şüpheye düşürmedi değil. Yarın onu takip edeceğim.”
NOT: Otoroshi Yuu aslında pek türkçe bilmiyor Burakla aralarındaki iletişimi Burak'ın iyi ingilizcesi sayesinde gerçekleşir. Yuu'nun da ingilizcesi iyidir. Tabii ki bu konuşmaları türkçe olarak size sunuyorum ^^.
14/02/2034
“Bu gün bir şey oldu. Otoroshi kendini okula tanıttı ve tam arkasını dönüp sahneden inecekti ki biri ona “Hey fıstık. Ara beni.” diye laf attı. O an kendimi tutamadan çocuğun suratının ortasına bir tane geçirdim. Orada onu parçalayabilirdim ama müdür beni alı koydu ve bu yüzden okuldan sonra cezaya kaldım. Dolayısıyla takip iptal oldu.”
15/02/2034
“AAAGGHH!!! Bugün arkadaşlarıma çok sinirlendim. Ben tam Otoroshi-chan'ı takip edecekken beni alıkoyarak “Hadi beraber yürüyelim kanka.” dediler bana... Yarın kesinlikle takipteyim.”
16/02/2034
“Dün onu takip ettim ama maalesef okuldan sonra onu biri arabayla aldı. Büyük ihtimalle annesiydi. Böyle giderse onu hiç takip edemeyeceğim.”
17/02/2034
“Bu gün o gün onu takip ediyorum şu an. Eve gidiyor gibi ama ama o-o-o da ne?...”
Bölüm 2: Gizemli Kız
O bir girdaptı. Kocaman aniden ortaya çıkan bir girdap.
Herşey uçuşuyordu. Sonra da Otoroshi-chanı içine çekti. Burak çok korkmuş gözlerle girdaba bakıyordu. Kaçsa mıydı? Aslında kaçmalıydı. Biraz bile düşünmeden girdaba atladı çünkü Otoroshi'yi orada bırakamazdı. Kendine geldiğinde Otoroshi orada yoktu. Etrafına bakındı. Yoktu yoktu işte. O an karar verdi. Cesur olacaktı. Ne kadar korkusu, şimdiye kadar kaçtığı şeyler, kişiler varsa hepsine göğüs gerebilirdi. Çünkü
Otoroshi'yi sanki yıllardır tanıyordu, kendine yakın hissediyordu ama neden böyle hissettiğini bilmiyordu. Bunu öğrenecekti, ve yola koyuldu. Yürüdü yürüdü her şey yolunda görünüyordu. Taki Renk renk gülün, çeşit çeşit bitkilerin olduğu ve hatta değişik hayvanların yaşadığı bir ormana kadar. Bir saniye bu ormanda bir terslik vardı. Orman durmadan dönüyordu ama normal şekilde değil. Ağaçlar bir ters bir düz oluyordu. Çok garipti. Hemen atlamalıydı ormana. Hazırlandı, gözlerini kapadı ve atladı. Evet başarmıştı ama başı dönüyordu. Sanki düşecek gibiydi. Ağaçlarla birlikte ters dönüyor ama nedense düşmüyordu. Şimdi bunun sırası değildi. Zar zor yürüdü. O sırada karşısına garip bir kristal çıktı ve yanında bir not. Notta şöyle yazıyordu. “Ben Yuu bu senin yardımcı tılsımın. Onu iyi kullan.” Burak çok şaşırmamıştı bu olaylardan sonra bu tılsıma. Ama onu nasıl kullanacaktı?
“B-b-bu tılsım da ne?” diye düşündü Burak kendi kendine. O sırada tılsım yok oldu. Burak çok şaşırdı. Aniden tılsım tam omuzunda belirdi sanki yapışmıştı omuzuna. Sonra o normal sıkıcı okul kıyafetleri yerini siyah botlar, siyah havalı bir pantolon, arkasında etrafı ejderha çevrili bir daire olan bir cekete bıraktı. Ok, yay ve bir de hançer elindeydi. Oklar ışıktandı, lacivert ışıklardan. Simsiyah saçları parlıyor, yemyeşil gözleri ışıldıyordu o renkli yüzünde. Ama o not, onun birde arkası vardı. Onu görmemişti. Oradada “Çabuk ol. Az zaman var 3 günbatımı sonunda bu dünyaya karanlık çökecek. Çabuk ol.” yazıyordu. Hava kararıyordu. 2 Günbatımı kalmıştı ve o daha yolun başındaydı. Daha çok yolu var mıydı? Sadece yol mu? Zorluklarda çıkacaktı elbette ki karşısına. Yola çıktı ve tüm gece yürüdü. Çok yorulmuştu ama dinlenemezdi çünkü az zamanı kalmıştı. Ve gün doğuyordu ve gün doğumuyla her şey gün yüzüne çıkmıştı...
Bölüm 3: Gün doğumuyla Gelen Gerçekler
Önündeki neydi çözememişti. Gerçekten daha önce gördüğü Hiçbir şeye benzemiyordu. Ne?!!! O Burak'ın kız kardeşiydi. Ama çok değişikti. Onu tanımak çok zor değildi fakat yüzünde bir solgunluk vardı benzi atmış bembeyazdı.
“O-o da n-ne?” dedi Burak.
“Kablolar mı?” diye cevap verdi Burak'ın kardeşinin arkasında duran siyah biraz da uzun saçları olan, garip sesli adam.
“Evet.” dedi Burak.
“Kardeşini onlar dışında neyle kontrol edebilirim ki?” dedi adam.
“Seni, seni pislik.!!” diye bağırdı Burak.
“Bunu neden yaptın. Onun sana ne zararı var. Sen nasıl bir insansın tabii insansan.” diye devam etti sözlerine.
“Üç kristal. Üçü de farklı düşmanlarda, yenmelisin bir kılıç kullanmadan. O zaman sende olacak kristallerden bir tanesi.” diye bir bilmece söyledi adam.
Burak çok zorlanmadan anladı neler olduğunu ve “Hadi başlayalım.” dedi kendinden emin bir sesle. O an dövüş başladı. O adam Burak'ın kardeşi Aslı'yı usta bir dövüşçüymüşcesine kontrol ediyor, Burak ise kardeşine zarar vermemek için sadece kendini kolluyor ve darbelerden kaçıyordu. Önce konuşmayı denedi ama kardeşi yanıt vermiyordu o zaman Burak'ın aklına adama saldırmak geldi ama ok veya kılıç kullanamazdı. Ona yaklaşıp yakın dövüş uygulamak imkansız gibiydi. Yayına bir ok taktı ve yayı iyice gerdi. Adam “Bana ok atabilirsin ama o zaman her şey son bulur.” dedi. Ama Burak okunu attı ama ıskalamıştı sanki ok ağaca isabet etmişti.
“Daha iyi nişancı olmanı beklerdim.” diye dalga geçen adamın kafasına ağacın dalının düşmesi adamı bayıltmıştı. Burak planının işe yaramasından memnundu. Adamın yanına gitti. Ne yapıp edip adamı yok etmeliydi. Oraya, buraya baktı. O an bir mantar gördü ve okuduğu bir kitapta yabani ortamlarda yetişen mantarların zehirli olabileceği yazdığını hatırladı. Mantarı alarak adamın ağzına attı ve adam kısa bir süre sonra uyandı. Burak çok korkmuştu her şey son mu bulacaktı? Adam mantarı yutuverdi aniden ve yüzünün rengi soldu. Siyah noktalara bölünüyordu adam. Yavaş yavaş yok oldu. En sonunda siyah bir kristale dönüştü ama kardeşi hala baygındı ama nedense yüzne renk gelmişti. Yanına gitti. Kristali bir ipe bağladı ve kardeşinin boynuna taktı. Onu kucağına aldı ve yoluna devam etti. Kendini suçlu hissediyordu. Çünkü daha geçen sabah kardeşine boş yere bağırmış hatta ona “Keşke kardeşim olmasaydın.” demişti. O tam bunları düşünürken karşısına Otoroshi çıkmıştı.
“O kardeşin mi?” diye sordu Otoroshi biraz da utangaç bir sesle.
“Evet. Kardeşim Aslı.” diye cevap vedi Burak.
“Onu kurtarmalısın yoksa ölür. Her iki dünya da da ölür. Sonrada tüm ailen teker teker...” dedi Otoroshi üzgün ama kararlı bir şekilde.
“Ne? Sen nereden biliyorsun bunları?” diye sordu Burak.
“Önce erkek kardeşim, sonra da annemle babam hepsi öldüler. Şimdide üçüncü düşman benim peşimde.” dedi Otoroshi.
“Ço-çok üzgünüm bunları bilmiyordum. Demek o yüzden Japonya'dan buraya geldin. Peki niye üçüncü düşman senin peşinde?” dedi Burak
“Çünkü onu yenemedim. Ama şimdi çabuk olmalıyız az zamanımız var bu arada bana Yuu diyebilirsin.” dedi gülümseyerek Yuu. (Bu Japoncada yakınık göstermek sadece ilk isimle hitap yakınlıkla ilgilidir.)
“Ta-mam sende bana Burak diyebilirsin.” dedi Burak.
Yola koyuldular tekrar yürüdüler yürüdüler. Kardeşi hala uyanmamış kucağında duruyordu Burak'ın. Yüzü yine beyazlaşmaya başlamıştı. Burak'ın içini bir endişe, bir korku kaplamıştı. Acaba kardeşi kötüleşecek miydi? Belkide ölecek miydi?
Bölüm 4: Düşman'ın Süprizi
Yürüyüş uzadıkça uzamıştı. Birden Burak'ın Annesiyle babası belirdi. Burak hemen kardeşini arkaya güvende olabileceği bir yere bıraktı. Yuu'yla birlikte annesi ve babasının yanına gittiler.
Annesi “Oğlum hoş geldin. Biz de seni bekliyorduk.” dedi ve Burak'a yaklaştı babası ise o sırada arkada bekliyordu. Annesi Yuu'ya baktı, tedirgin olmuşa benziyordu. Sonrasında Burak'ın annesi Yuu'ya aniden saldırdı ama Yuu ona zarar vermek istemiyordu. Burak'ın annesi Yuu'yu savurup kenara fırlattı. Asıl amaçları Aslı'yı almak gibiydi ama Burak buna izin veremezdi. Annesine sarıldı ve annesinin ayağı kaydı. O sırada Yuu Aslı'yı alıp kaçacaktı ki daha bir adım atamadan Burak'ın babası Yuu'yu boğazından tutarak sıktı. Yuu nefes alamıyordu Aslı ise yere düşmüştü. Burak'la Yuu ne yapacaklarını şaşırmış birbirlerine bakıyorlardı. Annesi yerden kalkarken Burak'ı bacağından tutup yere düşürdü. Yuu ise Aslı'yı korumaya çalışıyordu. Aniden yere düştü nedeni neydi acaba ama sanki bayılmıştı. Burak'ın babası arkadan kafasına vurmuştu. Tam bayılmamıştı ama ayağa kalkamıyordu. Burak ise annesinden kurtulamamıştı. İkiside her şeyin bittiğini düşünürken bir bağırış duyuldu. O Aslı'ydı. Uyanmıştı ve ilk olarak “ANNEE!!!!” diye bağırmıştı. Bu bağırış annesinin kalbine kadar gitmişti ki Burak'ın annesiyle babası birer kuşa dönüşerek oradan uzaklaştılar ve arkalarında kırmızı bir kristal bırakmışlardı. Burak hemen Aslı'nın yanına koştu.
“İyisin. İyisin.” sözleri akan iki damla yaşın yanına çok yakışıyordu nedense.
“İyiyim ağbey, İyiyim.” diyen cevap ise daha fazla gözyaşıyla gelmişti.
“Özür dilerim...” “Özür dilerim ağbey.” dedi Aslı ağlaması kesilmemişken daha.
“ Asıl ben özür dierim kardeşim.” dedi Burak ve yola koyuldular tam o sırada güneş battı. 1 Gün batımı kalmıştı.
Bölüm 5: Son Gün Batımı
1 gün batımı kalmıştıma her şey farklıydı. Artık yalnız ve sıkıcı yolculuklar yerini espiriler, gülüşmeler ve eğelenceye bırakmıştı. Hem Aslı da uyanmıştı. Yollarında Hiçbir engel yoktu bu eğelenceli grubun taa ki o Alexander denen çocuk ortaya çıkana dek. Cesur ve güçlü duruşlu, kahverengi saçlı çocuğun ilk sözü “Yolumdan çekilin.” olmuştu ve sonrada çekip gitmişti. Burak dışında kimse umursamamıştı onu ama Burak onun kendilerine karşı olursa tehlikeli olabileceğini düşünüyordu. Yine de kafasına çok takmamakta fayda olduğunu düşünerek boşvermişti. Yollarının sonu gülücüklerin olmadığı bir yerde bitiyordu. Gün batımı yaklaşıyor zaman daralıyordu ama son düşman ortalıklarda yoktu. Anıden bir fırtına koptu. Ve simsiyah bir silüet içinde gülücükler, siyahlığın içinde sahte gülücüklerle dolu bir çocuk yığını. Sanki onlar yenilen çocuklardı. Seçilen ve yenilen çocuklar, len, kaybeden... Savaş başlamıştı. Aslı'nın büyülü güçleri, Burak'ın zekası ve silah kullanma yeteneği ve Yuu'nun yakın dövüş ustalığı bu grubu çok güçlü yapmasına rağmen tedirginlikleri yüzlerinden okunuyordu. Ama bu düşman yeni bir şey söyledi “Acı yoksa, Kazanmak da yok.” bu kurallarda bir değişiklik olduğunun belirtisi miydi?
Burak okunu düşmana doğrulttu ve fırlattı ama nafile yaratığın ortasında bir delik açıldı ve ok oradan geçti sonra ise delik kapandı. Bu biraz kokutucuydu aslında. Yuu dayanamadan saldırıya geçti ama düşman onu yakaladı ve sıkmaya başladı aynı zamanda şunları söylüyordu “Haberim olmadan vurun beni. Hangimiz sinsiymiş şaşırtın beni.” Yuu'yu sıkmayı bırakıp onu bir kayanın üstüne fırlattı ve kafası kayaya çarptı.
“Yuuuuuuuuuu!!!!!!!!!!” diye bağırdı Burak. Yi bir arkadaşını kaybetmişti. Aslı da aynı tepkiyi verdi. Aslı o sırada iki kristali birleştirdi ve birleşen kristali canavara fırlattı. Yere değer deymez büyük bir ışık patlaması gerçekleşti. Canavar ölmedi fakat içindeki bazı gülümseyen yüzler kayboldu. Bu sırada Burak Yuu'nun yanındaydı ve onun ölmesini engellemeye çalışıyordu. Hem çok kızıyordu kendine hem de çok üzülüyordu. Ayağa kalktı ve canavarın karşısına geçti.
“Bana ne istiyorsan yap ama aileme ve arkadaşlarıma zarar verme.” dedi.
“Hıımm. Bunu hiç düşünmemiştim. Çok saçma, birden fazla ruh yemek varken neden sadece 1 tane.” diye bir cevap aldı Burak.
“Ne yapmalıyım o zaman?” diye bir soru yöneltti Burak. O sırada Alexander kocaman kılıcıyla canavarın arkasından saldırdı. Canavar yavaş yavaş öldü ve içindeki gülümsemeler dağıldı. Gün tam batıyorken olan bu olay karanlığı geri engellemişti ama Yuu hala ölüydü.
“Teşekkür ederim Alexander.” dedi Burak.
“Önemli değil. Ama arkadaşın öldü. Yani sana faydam dokundu sayılmaz.” diye cevap verdi Alexander.
O sırada Burak ve Aslı Yuu nun yanına gittiler. Kristaller oradaydı. Onları oraya gömdüler. Burak oradan hemen ayrılmak istedi herşeyi unutmak istedi ve o girdap yine göründü ve hepsi oradan çıktılar Yuu dışında...
“Bu gün okulda yanım boştu... Kendmi kötü hissettim. Alexander yanıma geldi ama oturmasını istemedim. Kendimi yalnız hissediyorum...”
Bir sonraki Pazartesi okula yeni bir kız gelmesi söz konusuydu ve bu olay gerçekleşti. Açık sarı uzun saçları beyaz teninden aşagı inerek beline kadar geliyordu. Açık mavi gözleri ve derin bakışları olan bir kız geldi okula. Yanına oturdu ve Burak'a “Burak, Sadece Yuu diyeilirsin.” demişti. Burak'ın gözleri açılmış Yuu'yu yanında görüyordu bu bir hayal miydi? Değildi değildi kristaller Yuu'nun kolyesindeydi. Burak çok mutluydu Alexander da.
-SON-
Kayıtlı
Jin-Tan Kiraz Ağacı
http://www.anitr.com/forum/kiraz-agaci-sakura-t3511.0.html
kakashi
Mangekyou Sharingan
Moderatör
İleti: 272
Karma 33
Alınan Beğeni: 11
Cinsiyet:
Forever Alone
Ynt: Gölgedeki Rüyalar
«
Yanıtla #1 :
01 Şubat 2013, 01:10:35 »
kardeşimmm çok güzel kurgulamışsin ama 1.bölümden 2.ye geçiş biraz eksik gibi duygular hemen kaçtı ilk bölüm daha çok hoşuma gitti devamıni sabırsızlıkla bekliyorum
Kayıtlı
SHawk
Seviye 6
İleti: 155
Karma 11
Alınan Beğeni: 1
Cinsiyet:
Ynt: Gölgedeki Rüyalar
«
Yanıtla #2 :
01 Şubat 2013, 12:12:15 »
İlk bölüm çok akıcı olmuş. Çok kısa geçmişsin. Mesela bir günü daha da uzatabilirsin. Birkaç küçük ayrıntı koyabilirsin. Konuyla alakalı olmasa da küçük ayrıntılar her zaman okuyucunun hoşuna gider. Kurgunun güzel olduğunu düşünüyorum ama sanki 1.bölüm ile 2.bölüm arasında büyük bir geçiş olmuş gibi. Genede eline sağlık benim hoşuma gitti. 3. bölümünü bekliyorum...
Kayıtlı
Jin-Tan
"this is your life and it's ending one minute a time."
Seviye 9
İleti: 487
Karma 12
Alınan Beğeni: 4
Cinsiyet:
Do Not Fuck With Us
Ynt: Gölgedeki Rüyalar
«
Yanıtla #3 :
02 Şubat 2013, 13:13:03 »
Hepinize teşekkürler biraz değişiklik yapacağım. Ve devamı gelecek.
Kayıtlı
Jin-Tan Kiraz Ağacı
http://www.anitr.com/forum/kiraz-agaci-sakura-t3511.0.html
Jin-Tan
"this is your life and it's ending one minute a time."
Seviye 9
İleti: 487
Karma 12
Alınan Beğeni: 4
Cinsiyet:
Do Not Fuck With Us
Ynt: Gölgedeki Rüyalar
«
Yanıtla #4 :
05 Şubat 2013, 23:09:19 »
Biraz değiştirdim ve devamını ekledim az bir bölüm kaldı kısa sürede biter ^^
Kayıtlı
Jin-Tan Kiraz Ağacı
http://www.anitr.com/forum/kiraz-agaci-sakura-t3511.0.html
SHawk
Seviye 6
İleti: 155
Karma 11
Alınan Beğeni: 1
Cinsiyet:
Ynt: Gölgedeki Rüyalar
«
Yanıtla #5 :
06 Şubat 2013, 00:42:09 »
Yeni bölüm güzel olmuş. Eline saplık
Kayıtlı
Jin-Tan
"this is your life and it's ending one minute a time."
Seviye 9
İleti: 487
Karma 12
Alınan Beğeni: 4
Cinsiyet:
Do Not Fuck With Us
Ynt: Gölgedeki Rüyalar
«
Yanıtla #6 :
06 Şubat 2013, 09:41:43 »
Alıntı yapılan: SHawk - 06 Şubat 2013, 00:42:09
Yeni bölüm güzel olmuş. Eline saplık
Elime saplık mı
yeni bölüm bu gün gelecek yani final bölümü
Edit: Final Bölümü eklenmiştir. İyi okumalar^^
Kayıtlı
Jin-Tan Kiraz Ağacı
http://www.anitr.com/forum/kiraz-agaci-sakura-t3511.0.html
Yazdır
« önceki
sonraki »
Anitr Fansub - Anime ve Manga
»
AniTR Fan Bölümü
»
Fan Fiction
»
Gölgedeki Rüyalar
GoogleTagged - Etiketler
com
google
Ynt: Gölgedeki Rüyalar
Ynt: Gölgedeki Rüyalar