-Ben geçen dönemden AKANE Izanami.
-(Sessizce)Sanırım hatırlamadınız...Öğretmen:
-Birşey mi dedin?
-Hayır...-(Sınıftan gelen ses) -Nakil mi olmuş? -Geçen dönemden mi? -Tatlı biriymiş nasıl da hatırlayamadım? Hahaha. -Haa?Öyle mi? - Hey şaka yaptım şaka! -Hıh...
-Tamam,geç otur şuraya.Öğretmenin gösterdiği sıra,küçük sınıfta sanki köşeye atılmış ve bu sıra unutulmuş kişilerin oturması için hazırlanmış gibiydi.Bu sırada ders dinlememe imkan yoktu.Camdan esen serin rüzgar ve kaloriferden gelen sıcaklık birleşince beni uyumaya davet eder hissiyatı veriyordu...Ve bu his zilin sesiyle son buldu.
Kahvaltı yemeden evden çıkmamın etkisi kendini göstermeye başlamıştı.Ve bir anda kendimi kantinde buldum.İlk tenefüs olmasına rağmen okulun yarısı kantindeydi. Zaman geçtikçe buranın havasız atmosferi ve birbirine karışan yoğun yiyecek kokusu dayanılmaz bir hal alıyordu.İçten içe çıkmak istesem de boş midem buna izin vermiyordu.
Biraz nefes almak ve kantinde sıra bekleyenlerin azalması için açık olan pencereye doğru yöneldim.Bu bekleyiş sonsuza kadar sürecekmiş gibi hissediyordum.
Dışarıdan gelen bir ses:
-Aç görünüyorsun,ister misin?
Pencerenin açık tarafından el uzanmış ve elindeki ekmeği bana doğru uzatmıştı.Bir ısırık bile almamıştı.Kendimi rahatlamış hissediyordum çünkü biri benimle normal bir şekilde konuşmuştu.Yüzünü görebilmek için kafamı pencereye doğru çevirdim.Siyah ve rüzgardan dalgalanan saçı gözünü kapatmış ağzından başka bir şey göremiyordum.O,ağacın altında yatan çocuktu.Okuldaki bahçenin arkasında yine uyuyor muydu yoksa?
-Teşekkürler,ama alamam.Karnımın guruldamasını önlemeye çalışıyor bir yandan da neden bu sıkıntıya girdiğimi düşünüyordum.Utangaçlığını bırakıp al işte.Yüzüm utancımdan kıpkırmızı kesilmişti.
-(Ani bir hareketle) Al,bende açım bu yüzden ikiye bölüyorum.Tadı gayet güzel.
İsteksiz de olsa böldüğü ekmeği alarak küçük lokmalarla yemeğe başladım.Şaşırtıcı bir şekilde gayet güzeldi,aşçı mıydı yoksa?Neyin nesi bu çocuk?Ekmeği bitirdikten sonra teşekkür bile edemeden sınıfa döndüm.
. . .
Okulun ilk günü olduğundan mı yoksa o çocuğun nasıl biri olduğunu düşünmekten midir bilmem ama okul çabucak bitmişti.Okul çıkışında acaba yine o tek başına olan ağacın altında uyuyacak mıydı?Hiç bir şey demeden yanından ayrılmam çok kabacaydı acaba benden nefret mi ediyor?Eve ulaşana kadar bu sorular aklımda dönüyordu.Bazen kendi kendime konuştuğumu fark etmiyordum bile.
-Lane.. olsun! O, yine çıkarken kapıyı açık bırakmış.
Düşünmekten yorulmuştum hemen yatağıma gidip yatmak için odama gittim.Yatağım dağınık halde ve pencerede açık,bu gidişle hasta olacağım.
Ne kadar yorgun olsam da bir türlü uyuyamadım.
-Saat 2 olmuş bile,yaşlı bunak hala gelmemiş anlaşılan.Biraz hava almam lazım.
Yıldızlar olabildiğince parlak ve göz alıcıydı.Öğlen tıka basa olan oyun parkı şuan sessizliğe gömülmüş haldeydi.
-Buda ne? Parktaki benim yaşlı bunak değil mi?
-Hayır olamaz,benim yaşlı bunak deri ceketini üstünden hiç çıkarmaz,bu, o olamaz.
Öylede olsa bu saatte elinde fotoğraf benzeri şeyle ne işi vardı?Sarhoş birine de benzemiyor. Kıyafetleri de gayet düzgüne benziyor.O da yoksa benim gibi uyuyamamış mı?
- !! Adamın etrafından yayılan bu parlak ışıkta ne böyle!! Gözle...Gözlerim ışıktan yanıyor,bakamıyorum.
-(Gözlerini açar) Demin ki adam nereye gitti?O ışıkta neydi öyle?Parktaki ışığı kontrol etmeye gittiğim zaman adamdan geriye kalan sadece kıyafetleri ve bir aile fotoğrafı kalmıştı.
(Arkadan gelen bir ses):
-Gördün değil mi?
-(Panikle kafasını arkaya çevirir) S..Sen de ki...
Kantindeki çocuk tam karşımda duruyordu.Rüzgarla dalgalanan saçı şimdi durgunlaşmıştı.Karanlıktan yüzü hala gözükmüyordu.Kimin nesi bu çocuk?
-Senin ne işin var bu...Hey nereye!
Cevap vermeden,arkasını dönmüş,yavaş yavaş karanlıkta kayboluyordu.Şimdi nasıl uyuyacaktım?
Sabah olmuş ve ben 2-3 saatlik bir uykuyla ayaktaydım.O parkın çevresinde daha fazla durmak istemiyordum.Erkenden okula gittim.Dünkü günden sonra kafamı dağıtmak için bir şeyler yapmam gerekiyordu.Çantamdan rastgele kitap çıkarttım.Kitabı okumak için çıkarmama rağmen bir türlü okuyamıyor,dünü düşünüp duruyordum.
-(Sınıfa biri girer): Yo!
-Hey KIRISHIMA haberlere baktınmı?Birileri yine yok olmuş....
-(Birden kitabı bırakıp sıradan hoplayarak):Ne olmuş dedin? Yine mi?.....