-Ah, üzgünüm... Buyurun,11.50 TL tutarınız...
-(Parayı alır.)Teşekkürler, iyi akşamlar...Kasaya yaklaştığını bile hissetmemişim, sanırım onu fazla düşünmeyi bırakmalıyım artık. Fakat bu çocukta kimdi böyle? Bir erkeğin akşamın bu saatinde sadece abur cubur için markete gelmesi alışkın olduğum bir durum değil. Gizlenmek istermiş gibi kapşonunu olabildiğince çekmiş ama buna rağmen burnuna düşen sarı saçları ve büyük gözleri fazlasıyla dikkat çekiyordu.
-(Tam marketten çıkarken aniden arkasını dönerek): Hey! Ben seni tanıyorum sanırım.
-(Şaşkın bir şekilde dönerek): Sanırım birisiyle karıştırdınız beni, ben pek tanınan tiplerden değilim.
-Sanmıyorum, seni unutmama imkân yok, sen o velet in arkadaşısın. ( Marketten çıkar.)
-Ha..O dediğiniz kişiyle arkadaş falan değilim b...Kimden bahsettiğini anlamıştım. Onu nasıl oluyor da tanıyordu? Yeni nakil olmamış mıydı? Buda neydi? Bu iki günde yaşadığım olayları hayatım boyunca yaşamamıştım. Birinin benimle konuşması, o kişinin kaybolan birinin yanında belirmesi ve şimdide bu çocuk. Neden birden başıma bunlar gelmeye başladı? Neden? Durgun bir deniz gibi olan hayatım birden fırtınalarla çevrilmiş gibi.
. . .
[/size][/color]
O velet’e soracağım soruları sabah aklımda tasarlamıştım ama boşa çabaladığımı içten içe biliyordum.O velet yine bir şekilde beni sinirden çatlatana kadar oyalayacak.
Kantinde yaşadığım o günden sonra kendi yiyeceklerimi kendim yapma kararı aldım.Yemek yemek için en rahat olan yer ise okulun arkası olarak seçmiştim.( Haru’nun orada gerçekten ne yaptığını merak ediyor.)
-(Okulun arkasında Haru’yu uyurken görür.):Uyuyor numarası yapma kalk! Uyanık olduğunu biliyorum seni sapık velet!-(Yanına gidip dürter): Demek cidden uyuyorsun. Ne kadar sıkıcı! (İçinden) Acaba bir şeyler yedi mi? Yine o ekmekten mi yedi acaba? Her gün de o yenilmez ki, çok sağlıksız.-(Sessizce): Neden uyurkenki görünüşün gibi olmuyorsun ki? Ne...den ben...imle uğraş..ıyorsun.(Uykuya dalar.)-(Uyanır): La...Uyuyup kalmışım.-Cık cık cık... Bir bayana argo kelimeler yakışıyor mu?-Seni!... Tüm hazırladım yemeği yemişsin birde konuşuyor musun? Seni obur sapık!-Acıkmıştım ne yapayım yani? Sağlıksız ekmek var ister misin? -Açlıktan ölseydin de kurtulsaydım bende! Sağlıksız... Bir dakika sen dediklerimi duydun mu?-Ne dedin ki? Uyuyan birinin arkasından konuşulmaz bilmiyor musun?-Hmf! Neyse ne ver şu ekmeği bana! Seni yalancı sapık!-(Sessizce): Nefret ettiğin birinin yanında uyuyup kalan birisinin dediği şeylere bak.
-Bir şey mi dedin sen bana?-Yok bir şey. Çabucak ekmeğini ye, derse geç kaldın.Sınıf gittiğimde o her zamanki gibi kafasını sıraya koymuş yatıyordu bende öğretmene bahaneler üretmeye çalışıyordum. Güzel bir azar işittikten sonra yerime geçtim.Bu azardan sonra dersi dinlemek içimden hiç geçmiyordu.Üstümde bir ağırlık,halsizlik vardı ve uyuya kalmışım.
-( Kapıyı çalar ): Hocam, okul başkanı adayı olarak sınıfa söyleyeceklerim var.Bu ses bir yerden tanıdık geliyor...
-(Kafasını kaldırıp, parmağıyla göstererek): Sen!Sınıf öğretmeni:-Akane bir sorun mu var?-Ü..üzgünüm,yok bir şey.-Benim ismin Akio Takehiko...Akio...Demek okul başkanlığına adaylığını koymuş. Konuşurken sürekli gülümsüyor sanki dalga geçmek için aday olmuş gibi.
-(Öğretmene dönerek): Hocam yardım için Akane yi yanıma alabilir miyim?Akane:-B..Ben mi? Sınıf öğretmeni:-Alabilirsin,bugün zaten dersle pek ilgili değil.. . .
[/size][/color]
Tüm gün boyunca adaylığının tanıtımı için sınıf sınıf dolaştık. Benim yardımıma ihtiyacı bile yoktu,tek yaptığım yanında durmaktı.Neden beni yardım için sınıftan aldı acaba?
Akio:-Bu son sınıftı,zaten birazdan çıkış zili çalıcak yardımın için teşekkürler,sayende eğlendim. ( )
-Ne yardımı? Ben bir şey yapmadım bile. Seni eğlendiricek bir şey de yapmadım hem.
-Hehe...Haklısın...Yarın görüşürüz başkan yardımcısı...
-Başkan yardımcısı mı?! Ne diyo.. Hıh, ne halin varsa gör! ( Gider )
-( Akio’nun arkasına biri yaklaşarak ): Hey başkan bozuntusu...