O kadar güzel bir uyarlama olmuşki bu gerçekten Japonlar mı yaptı diye düşünmeden edemedim. Evet Japonlara hayranım ama kabul etsinler sinema sektörü en azından LA kısmı ayağa düşmüş durumda. Herkesi oyuncu yapıyorlar, olamayacak kadar kötü olanları da yönetmen. Ama Paradise Kiss... Beni adeta kalbimden vurdu. Çok sevdiğim bir Ai Yazawa mangasıdır ParaKiss. Işıltılı bir dünyayla gerçekleri bir araya getiren tipik bir Yazawa güzelliği. Rüyaların gerçek olması için feda edilen bir sürü şeyi anlatan... Animesi mangasının yanında çok, çok sönüktü. Adeta fiyaskoydu. Sadece 12 bölüme sığdırılmaya çalışılan kocaman bir büyüme hikayesiydi.
Gelelim buna. Filmi ayrı değerlendireceğim zira son 15 dakikasına kadar neredeyse harfiyen animeyi takip eden film son dakikalarda cozutuyor ve bambaşka bir sonla bitiyor. Şikayetçi değilim yanlış anlaşılmasın, sadece hikayenin insana en ağır gelen kısmını attıkları için biraz daha az etkiledi beni o kısımlar diyebilirim. Ama geriye kalan 100 dakika gerçekten çok iyiydi. Oyunculukların kötü olması bile aldığım hazzı azaltamadı.
Dediğim gibi oyunculuklar kötü, kızın gerçekte modellik yaptığına inanmak çok güç zira sıfır estetik pozlar, yürüyüşler... Yukari'nin büyüsünün onda birine sahip değil. Ama duygular öyle güzel verilmiş ki bir an için ParaKiss'i ilk okuduğum günlerime döndüm.
Yukari'nin tam da George'un dilediği gibi bir kadın olup hayallerine giden yolda kendi ayakları üstünde durduğu bir zamanda, spot ışıkları altında geçirdiği yıllardan sonra ettiği şu Ai Yazawa vari cümleyle bitireyim yazımı: ''Benim yolumu sen buldun...ve bana o yolu kendi ayaklarım üzerinde yürümemi söyledin. Ama George... Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken... Yalnız başına yürümek acı veriyor.''
Hayat işte Yukariciğim ne yaparsın.