Yaklaşık iki yıl önce “Animelerde Sevmediğiniz Şeyler” sayfasına sevmediğim şeylerden birkaç örnek vermiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse çok fazla itiraz ve tepki ile karşılaşacağımı zannediyordum. Bir tepki hariç özel bir itiraz ile karşılaşmadım. Yazımı okuyan herkese tahammülleri için teşekkür ederim. Ayrıca burada okuyacaklarınızın benim kendi şahsi fikirlerim olduğunu, hiç kimseye dayatmadığımı, dayatamayacağımı ve bana karşıda herhangi bir dayatmada bulunulamayacağını hatırlatırım.
İlk yazımda da belirttiğim gibi asıl yazmak istediğim “şeyi” şimdi yazıyorum. Lütfen bu yazıma da tahammül edin. Şimdi gelelim asıl meseleye; Animelerde sevmediğim şeylerin başında Anime’nin ta kendisi gelmektedir. Evet yanlış okumadınız, anime arşivi üç terabaytı geçen bendeniz, animeden hoşlanmamaktayım. Bu yaman çelişkiyi şöyle izah edebilirim: “Anime bana göre zararlı bir alışkanlık. Tıpkı alkol gibi, uyuşturucu gibi, sigara gibi.” Bağımlısı olduğum için kurtulamıyorum. Zararlı olduğunu bildiğim halde nefsim bırakmak istemiyor, bırakamıyorum. Kendime ve çevreme hiçbir yararı yok. Yok, hiçbir yararı yok. Tamamen faydasız ilim. Aksine zararı var, hem de oldukça fazla zararı var. Örnekler vererek izahta bulunmaya çalışacağım. Sanırım en çok yapılan anime türü “okul” animesidir. Bize tasvir edilen okul yaşantısına bakarsak, inanılmaz bir ahlaksızlık, inanılmaz bir yozlaşma almış başını yürümüş. Sanki Japon okullarının “genelevden!” bir farkı kalmamış. Zerre kadar ahlak sahibi olan bir kızın asla giymeyeceği okul kıyafetleri, varlığı ile yokluğu belli olmayan ultra-süper-kısa-mini etekler (Bir de rüzgar veya başka bir sebeple minileri havalanınca güya utanmaları yok mu), okul mayosu fetişistliği, beden eğitimi kıyafeti fetişistliği, kendini tereddütsüz sevdiğinin koynuna atan (aptal) kızlar, sevgi ile şehveti ayırt edemeyen ergenler, saçma sapan okul kulüpleri, arkadaşlar ile gidilen olmazsa olmaz kaplıca gezileri ve bu gezide yaşanan “yanlış anlaşılmalar”, artık gına getiren tsundereler, daha önce bilmediğim ve asla bilmek istemeyeceğim ama mecburen öğrendiğim yandere, dandere ve bilmem-ne-dereler, fazlasıyla gözümüze sokulan gereksiz çıplaklık, farkına varmadan ruhumuza sokuşturulan pedofili ve benzeri v.b. v.b. Bakın bu yazdıklarım hepimizin seyrettiği şeylerden alınmış örnekler (Toradora, Chuu Bra, Zoku Sayanora Zetsubou Sensei, Upotte, Nazo no Kanojo X, Bokura wa Tomodachi ga Sukunai, Denpa Teki na Kanojo, GTO, Hatsukoi Limited, R-15, Full Metal Panic Fumofu, daha yazayım mı?). Ayrıca “okul, ecchi, mecha, shounen” gibi bir sınıflandırmaya gitmeden genelleme de yapalım: Hiçbir çizgisi, sınırı olmayan en aşırı uçlarda cinsellik. Öyle bir sınırsızlık ki kelimelerle ifade edemiyorum. En anlaşılabilir ifade ile “ensestlik”. Vereceğim örnekler yine hepimizin bildiği örnekler. Mesela “ ---emono-at---” serisi. Buram buram ensestlik, buram buram pedofili kokmakta. Hele en son yayınlanan “---ukimono-at---” yok mu. Alın size bir örnek daha “--houka Kou--- no ---ttou---”. Yine iki kardeş arasında ki çarpık ilişki imaları. Buyurun bir tane daha: “--rdock --ramble” üçlemesi. Bir tane daha: “--ve -ezzle: --kaijika-- no -oseitac--“. İki kardeşi yatağa sokmaya çalışmak için bayağı bir kafa yormuşlar. Kesinlikle hepsi bu kadar değil. Örnek teşkil etmemesi için bu kadarı ile yetiniyorum. Yukarıda yazdığım animelerde sadece güçlü imalar var. Ancak öyleleri var ki ima değil, bizzat ensest ilişki yaşanıyor. İsimlerini yazmayacağım. Lütfen sizde yazmayın. Anime ile haşır-neşir herkes seyretmiştir. Çünkü anime video sitelerinde, Türkçe altyazı sitelerinde hepsi istisnasız var. Özel bir araştırma yapmanıza gerek yok. Sürekli bunlarla karşılaşıyoruz. “Hentai” olmadığı(!!!) için tüm video sitelerinde mevcut. Artık bunlar da sapkınlık değilse neye sapkınlık denir, bilemiyorum.
Bu yazıyı okuduktan sonra “-Hayır, anime deyince bunlar aklımıza gelmiyor” diyeceğinizi biliyorum ve hemen karşı kanıtımı sunuyorum: Lütfen bu yazıyı okuduğunuz sayfanın en başına, yukarıya bakın. Ne görüyorsunuz? Dört tane yarı çıplak genç kız veya çocuk. İşte kanıtım. Anime deyince hepimizin aklına böyle şeyler geliyor ve maalesef bunun farkında bile değiliz. Burada ahlak bekçiliği yapmıyorum. Kimseye akıl vermiyorum. Olaya farklı bir açıdan bakıyorum. Tekrar olacak ama yine hatırlatma gereği duyuyorum: Burada sadece ve sadece kendi düşüncelerimi yazıyorum. Bana katılmanızı beklemiyorum.