Ön Söz:
Öylesine yazdığım bir hikaye. Roronoa Zoro Tayfa kaptanı olsa ve yeşil kafalı değilde uzun siyah saçlı ve gözlüklü olsa (Samurai Champloo'daki Jin gibi) diye düşündüm ve böyle birşey yazmaya karar verdim. Hikaye One Piece evreninde farklı karakterlerle gerçekleşicek anlayacanız. Önemli bilgi:One Piece izlemesenizde okuyabilrisiniz (Sadece evrenler aynı sonuçta)
Başlangış: Susuz Ada
Hikaye Güney Mavi'nin en ıssız adalarından biri olan Bahreni'de başlıyor. Adanın neredeyse hiç bir yerinde ot bile bitmiyordu. Her taraf çöllerle kaplıydı. Daha 2 gün önce üyesi olduğu Kızıl Kılıç Korsanları tarafından bu adaya terk edilen Akamatsu Takaoji'nin aklından geçen tek şey intikamdı. Ama şimdi en önemli şey Takaoji'nin bu kavurucu çölden sağ çıkabilmesiydi.
Takaoji umutsuzca adanın etrafını dolaşarak yerleşim birimi arıyordu. 6 saat sonra sonunda adanın merkezi olan küçük kasabaya varan Takaoji yorgunluk, susuzluk ve sıcaktan bitkin düşmüş bir şekilde su aramaktaydı. Yoldan geçen bir çocuğu omzundan tuttu ve "Bu köyde hiç çeşme yokmu çocuk?" diye sordu. Çocuk çok korkmuştu ve ağlamaya başlamıştı. Babası 3 metre ilerideki tezgahının başından tuhaf görünüşlü gözlüklü samuraya seslendi "Oğlumu bırak çabuk görmüyormusun çok korkmuş. Sorunun neyse bana de" Bunun üzerine Takaoji çocuğu bıraktı ve çocuğun babasına doğru bir adım atarak "Suya ihtiyacım var" dedi.
Adam: Hiç paran varmı?
Takaoji: Yok
Adam: Bak delikanlı nereden geldin buraya bilmiyorum ama bu adada en pahalı şey su'dur. Sana bu kasabada kimse bedavadan su vermez. Ama elindeki kılıcı satarsan sana istediğin kadar verebilirim. Sonuçta ben su satıyorum
Takaoji bu laflardan sonra iyice sinirlenmişti. Zor zar ayakta duruyordu ve tek istediği bir kaç damlada olsa su içmektir. Aklında adamı tehdit edip bir kaç litre su almaktan başka bir şey geçmiyordur. Acaba Takaoji şeytanamı uyacaktı yoksa katanasınımı satacaktı?
1.Bölüm: Denizciler Adaya Ayak Basar
Adamla Takaoji konuşurlarken araya yaşlı bir adam giredi.
Yaşlı adam: Nereden geldin? Neden buradasın? bilmiyorum ama eğer bana balık yakalamakta yardım edersen sana su veririm delikanlı. Bu yaşlı bedenim tek başına okyanusa açılmayı kaldırmıyor.
Takaoji: Kabul ediyorum ihtiyar.
İhtiyar: Tamam öyleyse gel benimle evladım. Bu adanın 2 geçim kaynağı var biri balık biri hurma o 2'si sayesinde burada yaşıyabiliyoruz. Buraya ne korsanlar nede denizciler uğruyor.
İhtiyar Takaoji'ye bunları anlatırken iskeleye iyice yaklaşmışlardı ve açıktaki küçük denizci gemisini ikiside net görüyordu.
Takaoji: İhtiyar hani denizciler uğramıyorlardı?
İhtiyar: Kaç yıldır bu adaya denizci ayak basmadı şimdi neden buradalar bilmiyorum vallaha. Neyse benim kaldığım baraka şurası suyunu iç biraz dinlen sonra denize açılırız.
Takaoji:Tamam
Ama Takaoji'nin balıkçılık yapmaya niyeti yoktu içinden durduramadığı bir his denizcilerle dövüş onların gemilesiyle en yakın adaya kaç diyordu. Eğer düşündükleri gerçekleşirse ününe ün katıcak ve bu acımasız dünyada biraz daha yükselecekti. Ama yinede yaşlı adamın dediği gibi dinlendi. 1 saat sonra denizciler adaya çıkmaya başlamışlardı. Denizcilerin yolu üzerinde balıkçının kulübesinin önünde çocuklar oynamaktaydı. Kıdemli Teğmen Bross yolda oynuyan çocuklardan birine "Yolumu tıkıyorsun velet" diyip bir tekme vurdu çocuk 2 metre ileriye fırlamıştı. Diğer çocuklar kaçtı ama o ağır şekilde yaralı olduğundan ağlamaktan başka bir şey yapmıyordu.
Teğmen Bross: Ağlamasana velet beni sinir ediyorsun illaha sesini kesmen için seni öldürmemmi lazım?
Hiç kimseden çıt çıkmıyordu. Teğmen Bross kılıcını kınından çıkardı ve bebeğe doğru yürümeye başladı. Bunlar olurken Takaoji'de harakete geçmişti. Oda çocuğa dikkat çekmeden yavaşça yaklaşıyordu. Teğmen kılıcını kaldırdı eğer hiç kimse müdahale etmezse çocuk sn'ler içinde ölmüş olacaktı. Teğmen kılıcını hızlıca indirdi. Ama çocuğa isabet etmemişti Takaoji kılıcıyla teğmenin saldırısını durdurmuştu.
Teğmen: Bizde Kızıl Kılıç Korsanlarını arıyorduk sende yeni kaptanı olduğuna göre aramaya gerek kalmadı bundan sonra. Değilmi Gözlüklü Samuray Takaoji? Şimdi işimizi zorlaştırmadan teslim ol ve tayfanın yerini söyle.
Takaoji: Artık ben Kızıl Kılıç korsanlarından değilim.
Teğmen: Bu senin başındaki 4milyon belilik ödül olduğu gerçeğini değiştirmez Gözlüklü Samuray. Ve seni öldürüp ünüme ün katacağım
Takaoji: Bende seninle aynı düşüncedeydim 60 tane denizciyi tek başıma yenip ünüme ün katacağım bende.
Takaoji yüksek sesle gülmeye başlar denizciler şok olmuştu.
Teğmen:Tek başınamı?
1.Bölümün sonu
2.Bölüm: 60 Kişiye Karşı Tek
Olaylar çok hızlı gerçekleşmişti denizciler ve ada halkı hayatlarının en şaşırtıcı manzarasıyla karşı karşıyaydı. Bir korsan altmış denizciye gülerek meydan okumuştu. Acaba Takaoji altmış kişi ile tek başına başa çıkabilecekmiydi? Ama şurası kesindi ya bu adada ölecek yada altmış denizciyide öldürüp adını dünyaya harkıyacaktı. Takaoji neden ölme ihtimalinin çok yüksek olduğunu bile bile bu savaşa atılıyordu? Susuzluk, açlık ve yorgunlukta cabası. (Özet gibi bir şey geçtim burada.)
Teğmen Bross sinirli bir şekilde Takaoji'ye bakıyordu. "Bu adam bunları söyliyecek gücü nerden buluyor" diye düşündü. Görünüşü güçlü kuvvetli bir şey değildi. Başında 4milyon beli ödül vardı ama kaptanlık yaptığı korsan tayfası tam bir ezikler yuvasıydı zaten kendi tayfası tarafından ihanete uğramıştı. Karşısındaki adamın kaybedecek fazla bir şeyi kalmamıştı hayattan. Ama bu yaptığıda delilikti resmen.
Teğmen ani bir hareketle geri çekilmişti. Takaoji şimdiden ne olacağını öngörüyordu. Ateşli silahlara sahip denizcileri sıraya girip yaylım ateşi açacaklar sonrada kılıç kullananlar Takaoji'nin ağır yaralı bedenini ölene kadar keseceklerdi. Ölmek için çok gençti daha gerçekleştirmesi gereken bir hayali vardı. Öngördüğü şeylerin gözlerinin önünde olmasına izin veremezdi. Harekete geçmeliydi şimdi saldırmazsa bir daha saldırma fırsatı eline geçemiyecekti. Takaoji'nin öngördükleri olmaya başlammıştı.
Teğmen: Çift sıra olun! Tüfekleri doldurun! Kılıçlılar tüfek kullananların iki yanınada tek sıra halinde geçin!
Daha nişan al emri bile gelmemişti Takaoji denizcilerin tam oratasından daldı Tüfekler artık etkisizdi çünkü barut doldurmakla uğraşırken hazırlıksız yakalanmıştı denizciler. Bütün denizcilerin eli ayağı birbirine dolaşmıştı. Takaoji saniyeler içinde tam anlamıyla bir katliyam gerçekleştirdi ama hala kılıçlı denizciler yanı başında duruyordu. Takaoji şanslı günündeydi o kılıç kullananlardan bir tanesi bile adam akıllı kılıç kullanabilse öbür tarafı boylamış olurdu. Ama karşısındaki bütün denizciler acemiydi teğmende dahil. Hiç bir denizci doğruca üzerlerine saldıracağını düşünmemişti üzerlerinden bu şaşkınlığı daha yeni atıyorlardı.
Teğmenden bir emir daha geldi: Etrafını sarın hemen.
Takaoji'nin etrafı bu gidişle tamamen sarılacak ve 40'dan fazla düşmanla birden savaşmak zorunda kalıcaktıki buda Takaojinin ölümüyle sonuçlanıcaktı. Bir kez daha güçünü zorluyarak düşman hattını yarması gerekiyordu.
Not: Okuduğunuzda anlamışsınızdır bu karakter düşmanın üzerine bodoslama atlıyan tipik shounen karakteri değil. Yaptıklarında mantık var :hero:
3.Bölüm:
Takaoji'nin etrafı bir anda otuz otuzbeş tane kılıçlı denizciyle sarılmıştı. okyanusa bakan tarafta ise ona yakın denizci tüfetlerine barut doldurmuş Takaoji'ye doğru nişan almış bir vaziyette bekliyorlardı. Ama tüfekler işe yaramazdı çünkü etrafını saran kalabalık denizci topluluğundan Takaoji zar zor gözüküyordu. Hiç bir denizci silah arkadaşını vurmak istemediğinden uygun anı kolluyordu.
Teğmen Bross en kısa sürede bu ufak çatışmadan zaferle ayrılmak istiyordu. "Ne dikiliyorsunuz saldırsanıza." diye bağırdı. Etrafını saran kılıçlı denizcilerin hepsi Takaoji'ye doğru saldırıya geçtiler. Takaoji ne yapacağını belirlemişti, tüfeklere hedef olmuyacağı bir yerden denizcileri yaracak sonra bunu denizcilerin sayısı azalana kadar yapacaktı sonrasındada bir denizciyi rehin alıp tüfeklere karşı kalkan olarak kullanarak kendisini hedef alan tüfeklere olabildiğince yaklaşıp bu savaşa son noktayı koymayı düşünüyordu.
Ama herzaman beklendiği gibi gerçekleşmez olaylar. Teğmenin durmadan emir yağdırması sayesinde denizciler Takaoji'ye saldırma fırsatı vermeden onlar saldırıya geçmişti. Takaoji aklı bir anda eski günlere gitti. Dudaklarından kısık sesle şu kelime çıktı: "Düşünme sadece savaş." Bir anda ona kılıç kullanmayı öğreten hocası aklına gelmişti. "Bütün düşüncelerden kendini arındır ve sadece kılıca odaklan. Kılıç bir araç değil o senin parçan." İlk başta anlamıyordu bu sözleri ama zamanla alışmış ve kendi kılıca adamış bir samuray olmuştu. Ama kafasında kuşkusuz çok düşünce vardı. Neden ihanete uğramıştı? Bu lanet adadan nasıl kaçacaktı? Ama Takaoji artık bu düşüncelerden arınmıştı.
Kılıcına kısa bir bakış attı sonrasında ileriye doğru bir adım atarak en yakın denizciyi kolundan yakalayıp arkasındaki denizcilerin üzerine doğru itti. Arkası kısa bir süreliğine temizlenmişti. Vakit kaybetmeden ön taraftan gelen saldırıları kılıcıyla bloke edip karşılığını verdi. Takaoji çok hızlı kılıç kullanıyordu. Denizciler karşılık veremeden kendilerini yerde buluyorlardı.
Sadece üç dakika sürmüştü Takoji'nin denizcileri yenmesi. Bir denizciyi kendisine siper ederek kendisine doğrultulmuş ona yakın denizciye doğru hızla koştu. Teğmen "Vurun onu!" diye emir verdi. Teğmenin emriyle denizciler ateş açtılar ama bütün kurşunlar denizciye isabet etti. Silahları boşalmış denizciler çareyi Takaoji'nin önünde diz çöküp af dilemekte buldular. Teğmende emrindeki denizcilere uymuş salya sümük ağlıyarak Takaoji'den bağışlanma diliyordu.
Takaoji etrafına baktığında çevresinde onlarca denizcinin baygın bedeni ve korkudan titreyen ama ilk kez böyle bir manzarayla karşılaştıkları için izlemekten kendilerini alıkoyamayan ada halkıyla karşılaştı. Kalan denizcileri bağışlamaya karar verdi. Kılıcını indirdi ve gemiye doğru ağır adımlarla yürüdü. Bir gün öncesine kadar bir korsan kaptanı olan Takaoji şimdi bir denizci gemisiyle tek başına uçsuz bucaksız Güney Maviye yelken açtı.
Devamı gelecek
Yorumlarınızı bekliyorum. Fazla yazmışlığım yok ona göre yorum yapın.